KakaoTalk_20221021_160216977

Bakanlık harekete geçti: 1212 kumar sitesi için suç duyurusu Son Dakika Ekonomi Haberleri

Bakanlık harekete geçti: 1212 kumar sitesi için suç duyurusu Son Dakika Ekonomi Haberleri

Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır. Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir. Kişiler ve siyasî partiler, kamu tüzelkişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir. İngiltere’de sanal kumar ile ilgili çok sayıda ve farklı kanunlar vardır. İngiltere’de üst düzey yöneticilerin kumar , paribahis giriş adresi , piyango ve online kumar oynaması ayrı kanunlarla yasaklanmıştır. Bahis ile ilgili yapılan düzenlemeye göre; bahis internet üzerinden oynanabileceği kabul edilmiştir. Çünkü İngiltere’de bahis operatörleri bahislere pey sürme işleminin telefonla yapılabileceğini öngörmüştür bu nedenle telefon arayıcılığı ile yapılabilen pey sürmenin online bir sistem ile yapılmasında sakınca görülmemiş ve online bahis sitelerine lisans vererek hukuki olarak ta bu sitelerin faaliyet göstermesine izin verilmiştir.

Daha önce 2011 yılında eski Libya lideri Muammer Kaddafi ile alakalı olarak tutuklama kararı çıkarılmış, ancak kararın çıkmasından birkaç ay sonra Kaddafi isyancılarca katledilmiştir. Öte taraftan eski Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir hakkında 2009 yılında çıkarılan tutuklama kararı mahkemenin görevdeki bir devlet başkanı hakkında çıkardığı ilk yakalama kararı olup, üye devletlerden Güney Afrika’nın ve Ürdün’ün El-Beşir’in ziyaretleri sırasında bu kararı uygula(ya)maması büyük tartışmalara yol açmıştır. Sudan’da gerçekleşen darbe sonrası başkanlık görevi son bulan ve tutuklu olan El-Beşir’in, UCM’ye teslim edileceğine dair haberler çıksa da bu teslim henüz gerçekleşmemiştir. UCM’yi kuran Roma Statüsü, Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin sınırları açıkça belirlemiştir. Maddi hukuk yönünden mahkemenin yetkisi nüve suçlarla sınırlı olup, bu suçlar haricinde yargılama yapma yetkisi bulunmamaktadır. Kişi yönünden mahkeme devletlere herhangi bir cezai veya hukuki sorumluluk isnat edememektedir, hususiyetle bireyleri yargılamak üzere tasarlanmıştır. İsnat edilen suçun (i) üye ülke sınırlarında işlenmesi, (ii) üye ülke vatandaşı tarafından işlenmesi ve son olarak (iii) bir durumla alakalı olarak soruşturma yürütmek üzere UCM’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından yetkilendirilmesi hallerinde yargı yetkisi doğabilecektir. BMGK tarafından yetkilendirme halinde, tıpkı Sudan durumunda vaki olduğu gibi, üye olmayan bir ülke sınırlarında gerçekleşen veya vatandaşı tarafından işlenen suçlara ilişkin olarak dahi UCM’nin yargı yetkisi doğabilmektedir.

MADDE 13 – (1) Sinema ve televizyon için yapılmış filmler, diziler ile spor ve genel eğlence programları haricinde, yayınlarda ürün yerleştirmeye yönelik uygulamalara yer verilemez. (9) Münhasıran reklam, tele-alışveriş ve öz tanıtım yayınlarına ayrılmış televizyon ve radyo yayın hizmetlerine bu madde hükümleri uygulanmaz. (6) Reklam ve tele-alışveriş yayınları, programların arasına veya programın bütünlüğü, değeri ve hak sahiplerinin hakları zedelenmeyecek biçimde bir program içine yerleştirilebilir. Bağımsız bölümlerden oluşan programlarda veya devre araları içeren spor programları ve benzer yapıdaki olay ve gösteri programlarında, reklam ve tele-alışveriş yayınları bölüm veya devre aralarına yerleştirilir. (5) Ücretsiz yayınlanan ve Üst Kurul tarafından tavsiye edilen kamu hizmeti duyuruları reklam sürelerine dâhil edilmez. (3) İsteğe bağlı yayın hizmeti sağlayıcıları, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimini olumsuz etkileyebilecek nitelikteki yayın hizmetlerinin, bunların bu tür hizmetleri normal şartlar altında duymayacakları ve görmeyecekleri şekilde sunulmasını sağlamakla yükümlüdür. Ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez. (3) 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla yeniden iletimin usul ve esasları Üst Kurulca yönetmelikle düzenlenir. (2) Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedisayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği,Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. (2) Delillerin mahkemece veya naip hâkim tarafından veya istinabesuretiyle toplanması sırasında, soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanır. (2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedigün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.

“Yayın” kavramı radyo ve televizyon için kullanılırken, basılı eserler için “yayım” kullanılır. Ancak günlük kullanımda “yayın” kelimesinin tercih edildiği görülmektedir. Her ikisi de, düşünce açıklama hürriyetinin bir kullanım biçimi olan ve demokratik toplumda halkın haber alma hakkını ve dolayısıyla da haber verme hakkını … Türk Ceza Yargılamasında muhakeme iş ve işlemleri, bir suçun işlendiği izlenimini veren bir halin cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesi ile başlar. Bu durumda cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.160 uyarınca işin esasını araştırmaya başlar. Kanun koyucu, cumhuriyet savcısına bu araştırmayı yapıp yapmama konusunda herhangi bir takdir salahiyeti tanımamış ve araştırma yapma mecburiyeti getirmiştir. Bu doğrultuda cumhuriyet savcısı, gerekli araştırma ve incelemeleri yapmalı, suçun işlendiği izlenimini veren halin iddianame düzenlenmesi için yeterli şüphe seviyesine ulaşıp ulaşmadığını takdir etmelidir.

Daha sonra Türk anayasa hukukuna geçilecek ve bu genel esaslar bağlamında Osmanlı-Türk anayasal gelişmeleri ele alınacaktır. Bu konuları takiben Cumhuriyet Türkiyesinin anayasaları gerek bu anayasaların yapımında izlenen yöntem gerekse anayasaların içerikleri yönünden karşılaştırmalı olarak sunulacaktır. Son olarak Türkiye’nin halen yürürlükte olan 1982 Anayasasıyla kurulan anayasa düzeninin temel nitelikleri ile bu nitelikler özelinde anayasa düzeninde bugüne kadar yapılan değişiklikler ortaya konulacaktır. A) Yayın lisansı, münhasıran radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlere verilir. Aynı şirket ancak bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti sunabilir. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, yayın lisansının verilmesinden sonra da ana sözleşmelerine bu maddedeki esaslara aykırı hükümler koyamazlar. (3) Sulh ceza hâkimi, istemi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde yetkili asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye ceza mahkemesi itirazı üç iş günü içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

  • (2) Belge ve kâğıtların zilyedi veya temsilcisi kendi mührünü dekoyabilir veya imzasını atabilir.
  • Kimliği saklıtutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmişolduğunu açıklamakla yükümlüdür.

(2) Bu kararlara karşı kanun yoluna başvurabilmesi için Cumhuriyetsavcısı için öngörülen sürenin geçmesiyle katılan da başvuru hakkını kaybeder. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararınakanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma. D) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veyatedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasınaveya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar. (8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya dasoruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılmasıhallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veyakovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüzgerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararıverilir.

Çözüm sürecinde sorumlulukların bertaraf edilmesi ile ilgili hukuki alt yapı oluşturulması konulu kanun çalışması, “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesin Dair Kanun Tasarısı” adı ile Hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuldu. Bu Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde genişleyebilir, yeni hükümler Tasarıya eklenebilir. Çünkü yürürlük maddesi dahil beş maddeden oluşan Tasarıda, genel hükümlere yer verildiği, ayrıntıdan uzak durulduğu ve özellikle işlenen suçlarla ilgili ne yapılacağı hakkında herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Her ne kadar İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Şener ve Şık′ın hukuka aykırı tutukluluklarına ilişkin başvurularını İHAS m.3′de düzenlenen işkence yasağına aykırı bulmasa da, esas itibariyle haksız tutuklamanın bir yandan da işkence veya insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza sayılması gerektiği tartışmasızdır. Çünkü masumiyet/suçsuzluk karinesi altında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkından yoksun bırakılmak suretiyle tutuklanan ve uzun bir süre kapalı cezaevi şartlarında tutulan, yani olağan günlük yaşam şartlarından koparılıp birçok hak ve hürriyeti kısıtlayarak bir yere kapatılan kişi, işkenceye, insanlık dışı, aşağılayıcı muameleye veya bir tedbir olan tutuklama vasıtasıyla cezaya maruz bırakılmıştır. Maddesine göre; “Hükümlü, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin infazı için gönderilen çağrı kağıdının tebliği üzerine on gün içinde gelmez, kaçar ya da kaçacağına dair şüphe uyandırırsa, cumhuriyet savcısı yakalama emri çıkarır. Kasten işlenen suçlarda üç yıl, … TCK m.247’nin gerekçesinde; zimmet suçunun oluşabilmesi için, suç konusu şeyin “amacı dışında kullanılması” ibaresine yer verilmiş ve “zimmete geçirme” fiilinin bu yolla gerçekleşebileceği öngörülmüştür. Örneğin idarenin verdiği bilgisayarı, konutuna (kendi egemenlik alanına) götürüp UYAP üzerinde karar yazmakta kullanan veya başka amaçla kullanan kamu görevlisi zimmet suçu işlemiş sayılamaz. Bu fiilin, TCK m.247/3’de yer alan malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmesi halini düzenleyen “kullanma zimmeti” sayılıp sayılmayacağı tartışılabilir. Ancak malın amacı dışında ve şahsi nedenlerle yerinden götürülüp bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmesi suretiyle işlenen zimmet, “kullanma zimmeti”  suçu sayılır. Örgütlü suçlardan mahkum olanların açık ceza infaz kurumlarına ayrılması usulü; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.14 uyarınca çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-ç’de düzenlenmiştir.

Ancak UCM’nin bu kararı Dov Jacobs, Claus Kress, Ben Batros ve Dapo Akande gibi birçok önde gelen uluslararası hukukçu tarafından ağır ve haklı şekilde eleştirilmiştir.[3] Öncelikle böyle bir yerleşik teamül kuralından biçimde bahsetmek mümkün değildir. Dahası bir kimsenin UCM önünde bağışıklık kartını ileri sürememesi ile, egemen eşit bir devletin başka bir devletin başkanının tutuklaması bakımından bağışıklık iki ayrı meseledir. UCM ilgili görüşü ile aynı zamanda yerleşik uluslararası hukuk sisteminin rızaya dayalı olması ve egemen eşitlik ilkesine dayanması, Mahkeme ilkelerinin altına adeta dinamit döşemiştir. Tutuklama kararı özellikle Batı ülkelerinde takdirle karşılandı ve adaletin tecelli etmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendirildi. Her ne kadar Rusya’nın Ukrayna’ya silahlı müdahalesi uluslararası hukuku açıkça ihlal etmekteyse ve çatışmalar sırasında iki tarafın da savaş suçları ve insanlığa karşı suçları işlediklerine dair iddia ve veriler mevcut olsa da, kanımızca bu tutuklama kararı gerek hukuki gerekse siyasi yönden ziyadesi ile sorunlu görünmektedir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ilk seçimi sırasında yaşanan ve “367 krizi” olarak bilinen hadisenin ardından yapılan tepki içerikli Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanını halkın temsilcileri olan milletvekillerinin değil, doğrudan halkın seçmesi usulü kabul edildi. Parlamenter demokrasiye, Anayasa ile kabul edilen sisteme, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine ters olan bu seçim usulünün, özellikle “sorumsuz Cumhurbaşkanı” kuralından dolayı isabetli olmadığını söylemek isteriz. Şimdi halkın seçeceği Cumhurbaşkanının “de facto” olarak “Devlet Başkanı” sıfatı ile Ülkeyi yöneteceği söylenmektedir ki, Anayasa ve kanunlar karşısında bu düşünce tartışmaya dahi açılıp savunulamaz. En azından Anayasa ve yönetim sistemi değişmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti’nde parlamenter sistem geçerliliğini korumaya devam edecektir. Somut olayın koşullarını detaylı şekilde değerlendiren ve istisnai nitelik taşıyan bu kararın dikkatli değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Sürekli yenileyip geliştirdiğimiz hukukun evrensel ilke ve esasları aşağıda 27 başlık altında topladık.

– (1) Yemin ile dinlenen tanığın aynı soruşturma veya kovuşturmaevresinde tekrar dinlenmesi gerektiğinde, yeniden yemin verilmeyip öncekiyemini hatırlatılmakla yetinilebilir. – (1) Tanığa verilecek yemin, tanıklıktanönce “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yeminederim.” ve 54 üncü maddeye göre tanıklıktan sonra verilmesi hâlinde”Bildiğimi dosdoğru söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yeminederim.” biçiminde olur. (2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakıncabulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheliile yüzleştirilebilirler. C) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlarnedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veyadeğiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar. C) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoyveya altsoyu. Tanıklıkyapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarakgönderebilir. – (1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski halegetirme isteminde bulunabilir. (2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, sonhaftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. – (1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günüişlemeye başlar. – (1) Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gerekenevrakın aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre işlemeyebaşlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslınayazılır.

댓글 달기

이메일 주소는 공개되지 않습니다. 필수 필드는 *로 표시됩니다